DÜNYA’NIN EN BÜYÜK SANAT HIRSIZLIĞI: MONA LISA’YI ÇALAN ADAM
YAZAN : GILES MILTON
TERCÜME : CENGİZ GÜNKUT
İşlediği suçun bu kadar kolay gerçekleşmiş olmasına kendi bile inanamamıştı.
21 Ağustos 1911, Pazartesi günü, İtalyan asıllı Vincenzo Perrugia, bir ressam önlüğüne sarılmış Mona Lisa tablosuyla birlikte Luvr Müzesi’nden çıktı. Kimse, Leonardo da Vinci’nin bu ünlü tablosunu çaldığını görmemiş, duvardan indirip çerçevesinden söktüğünü duymamıştı.
Peruggia kimsenin dikkatini çekmeden Müze’den çıktı ve resmi apartmanına götürdü. 20. Yüzyılın en büyük sanat soygunu bundan daha basit bir şekilde gerçekleştirilemezdi. O sabah, Vincenzo bir müze çalışanı kıyafetiyle Luvr’a girmiş, Leonardo da Vinci’nin tablosunun asılı bulunduğu galeriye giderek resmi çerçevesiyle duvardan indirmişti.
“Mona Lisa’yı gören oldu mu?”
Luvr çalışanlarından kimse tablonun kaybolduğunu farketmemişti. Çalınışından on iki saat sonra, vardiya bekçisi amirine müzede herşeyin yolunda olduğunu rapor etmişti. Eserin yokluğu ertesi sabah da kimsenin dikkatini çekmedi. Zira müze fotoğrafçıları haber vermeksizin sık sık eserleri yerinden indirip fotoğraflamak amacıyla stüdyoya götürürlerdi. Ressam Louis Beroud Salı sabahı Mona Lisa’nın kopyasını yapmak amacıyla Luvr’a geldiğinde tablonun yerinde sadece dört demir kanca buldu. Tabloyu fotoğraflamak amacıyla bir fotoğrafçının aldığını düşünerek galerinin bekçisine de şaka yaptı: “;Kadınlar sevgililerinin yanında değillerse, fotoğrafçılarının yanındadırlar.”
Mutlu Günler
Saat 11:00 olduğunda, hala Mona Lisa geri dönmeyince Beroud ne zaman geri getirileceğinisoruşturmaya başladı. Böylece Peruggia’nın tabloyu çalışından 24 saat sonra müze yetkilileri Mona Lisa’nın çalındığını fark ettiler.
Hırsızın kimliği hakkında kimsenin bir fikri yoktu ve bu kadar ünlü bir tablonun satılabilmesi mümkün olamayacağından, kimse çalınış amacının ne olabileceğini bilmiyordu.
Luvr bir haftalığına kapatıldı; yeniden açıldığında, Mona Lisa’nın asılı olduğu yerdeki boşluğu görmek için gelen muazzam bir müşteri kuyruğu vardı. Bir gecede, belirli sanat çevrelerinde ünlü olan tablo uluslararası bir sanat ikonu olmuştu. Dünya’nın her tarafında Mona Lisa’lı kartpostallar satılıyor, hatta sigara paketlerinde yer alıyordu.
İki yıl kayıptı.
Fransız polisi hırsızın izini bulabilmek için olağanüstü bir çaba gösterdi. Ellerindeki tek ipucu, tablonun
söküldüğü çerçevenin camındaki bir parmak iziydi. Ve bu iz nedeniyle olay ilginç bir şekilde yön değiştirerek Picasso’yu hırsızlığın içine kattı.
söküldüğü çerçevenin camındaki bir parmak iziydi. Ve bu iz nedeniyle olay ilginç bir şekilde yön değiştirerek Picasso’yu hırsızlığın içine kattı.
Sadece bir kaç ay önce, Belçika’lı ilginç bir biseksüel olan Honore Gery bir gazeteyi ziyaret ederek muhabirlerden birine Luvr’dan çalınmış bir heykelcik satmış, ayrıca da elinde, tanınmamış bir artist arkadaşının emanetine bıraktığı başka çalıntı heykelcikler de olduğu konusunda övünmüştü. Mona Lisa hırsızlığı üzerine muhabir olayı ve Gery’yi polise ihbar ederek soruşturma başlatılmasına yol açtı.
Picasso Paris’te
Soruşturma haberi o günlerde Paris’te yaşayan genç Pablo Picasso için çok kötü bir sürpriz olmuştu. Gery, Picasso’nun dostuydu ve Picasso onun Luvr’dan heykelcikler çaldığını biliyordu. Daha da kötüsü Gery’nin aşırdığı iki heykelcik halen Picasso’nun elindeydi. Üstelik de o iki heykelciği ünlü tablosu “Les Demoiselles d’Avignon” tablosunda model olarak kullanmıştı.
Olay Picasso’nun üzerine kitlenmiş ve Paris Polisi’nce tutuklanmıştı. Yoğun sorgulama süresince soğuk kanlılığını koruyabildi. Gery’nin hırsızlıklarından haberdar olduğunu inkar etti ve (gerçekten) Mona Lisa’nın çalınışı ile ilgili hiç bir bilgisi olmadığını söyledi. Sonunda serbest bırakıldı. Polis heykelciklerin olayını çözemedi ve Luvr soruşturması sonuçsuz kaldı.
Geri; Mona Lisa’yı buldu.
Mona Lisa’nın tekrar su yüzüne çıkışı iki yıl sonra oldu. Alfredo Geri adlı, Fiorentina’lı bir antikacı; “Leonardo da Vinci’nin kayıp eseri bendedir. Ressamı İtalyan olduğuna gore eser de İtalya’ya aittir.” Yazılı bir mektup aldı. Mektup “Leonardo” adıyla imzalanmıştı. Sonunda Geri, “Leonardo” ile buluştu ve Mona Lisa’yı gördü. Peruggia, Geri’nin eserin orjinalliği açısından araştırmasına da izin verdi. Kısa sure sonra olay basına intikal etti; “Mona Lisa bulunmuştu.”
Mona Lisa’nın tekrar su yüzüne çıkışı iki yıl sonra oldu. Alfredo Geri adlı, Fiorentina’lı bir antikacı; “Leonardo da Vinci’nin kayıp eseri bendedir. Ressamı İtalyan olduğuna gore eser de İtalya’ya aittir.” Yazılı bir mektup aldı. Mektup “Leonardo” adıyla imzalanmıştı. Sonunda Geri, “Leonardo” ile buluştu ve Mona Lisa’yı gördü. Peruggia, Geri’nin eserin orjinalliği açısından araştırmasına da izin verdi. Kısa sure sonra olay basına intikal etti; “Mona Lisa bulunmuştu.”
Peruggia kendini ele Verdi.
Peruggia tutuklandı, Floransa’da yargılandı. Mahkemeye, hırsızlıktaki tek amacının, İtalya’ya ait olan eserin İtalya’ya dönmesini sağlamak olduğunu anlattı. İtalya’dan Napolyon tarafından çalınan tüm eserlerin İtalya’ya iade edilmesi gerektiğini söyledi. Hakim Peruggia’nın zararsız bir deli olduğuna hükmetti ve bir yıl on beş gün hapis cezası verdi. Kısa sure sonra da ceza bozuldu ve Peruggia serbest bırakıldı.
Tüm bu olaylardan en karlı Luvr Müzesi çıkmıştı. Artık duvarlarında “dünyaca meşhur” bir tablo asılıydı. Peruggia’nın olağanüstü hırsızlığı, sadece sanat çevrelerince bilinen Mona Lisa tablosunu uluslararası tanınanbir baş yapıta çevirmişti.
0 yorum:
Yorum Gönder